9 Nisan 2020 Perşembe

CANTABİLE TOMORROW DİZİ YORUMU

                                   


                             CANTABİLE TOMORROW DİZİ YORUMU

      Merhabalar!
      Aslında bu yazıyı daha önce paylaşacaktım ama dikkatsizliğim tüm yazıyı italik karakter yapayım derken enter tuşu yerine silme tuşuna basınca... Neyse vardır bunda da bir hayır deyip koyuldum tekrar yazmaya.


Diziyi yaklaşık altı sene önce izlememe rağmen çoğu sahnesi mıh gibi aklımda, bunun en önemli sebebi de müzikal olması diyebilirim. Cantabile Tomorrow 16 bölümlük müzikal türünde 2014 yapımı bir dizidir. Eğer müziği seviyorsanız kulaklarınız ve ruhunuz sevmiyorsanız da romantik komedi tarzında olması sizi içine çekebilir.



Cantabile Tomorrow; gençliğin, müziğin ve aşkın müzikal uyumu… Bir müzik kolejinde okuyan kibirli popüler öğrenci ‘’Cha Yoo Jin ile tuhaf ama enerjik bir piyanist olan ‘’ Seol Nae II‘’ birbirlerine aşık olurlar. Bu iki zıt karakter bir bütün olarak çıkarlar. Tüm bu süreç boyunca genç müzisyen arkadaşlarını da beraberinde sürüklerler.

Joo Won, yakışıklı oyuncu Cha Yoo Jin karakterine hayat veriyor. Cha Yoo Jin üç yaşından beri müzik eğitimi alan, müziği hayatının odak noktası haline getirmiş ve okulundaki en başarılı öğrencidir. Piyano bölümü öğrencisi olmasına rağmen içinde delicesine orkestra şefliği arzusu yatmaktadır. Karakter olarak soğuk, iletişime kapalı ve insanlara karşı güveni olmayan biridir. Bunun sebebi babası ve küçükken geçirdiği kazadan kalma travmadır. Bir sabah gözlerini çöp bir evde açar. Bu ev kapı komşusu aynı zamanda piyano öğrencisi Seol Nae II'nin evidir. Seol Nae ile bu tanışmadan sonra hayatı hiç yaşamadığı bir boyuta evrilecektir. Oyunculuğu gerçekten mükemmeldi. Gerek piyano sahnelerinde gerekse orkestrayı yönettiği sahnelerde dizi izliyormuş gibi değil de gerçek bir klasik müzik konserindeymiş gibi hissettirdi.




Shim Eun Kyung, güzel oyuncu Seol Nae II' ye hayat veriyor. Seol Nae II piyano öğrencisidir. Enerjik, samimi  ve sıradışı bir karakterdir. Piyanoya karşı kendine has yeteneği olmasına karşın kimse bunu bilmez. Seol Nae II hem ruhu hem de davranışları çocuktur. Bunu çocukluğunda piyono öğretmeninin baskısı sebebiyle oluşmuş travmasına borçludur. Onun hayatı Cha Yoo Jin ile tanışıp ilk görüşte aşık olmasıyla değişir.
                       
                                     DİKKAT BURADAN SONRASI SPOİLER İÇERİR!



Dizide müzik dışında beni etkileyen şey başrollerin arasındaki sevgiydi diyebilirim. Bunu söylediğimde eminim aynı fikirde olmayan çok fazla insan olacaktır. Çünkü Seol Nae II'nin tavırlarını abartı ve itici bulduklarına dair çok fazla eleştiri okudum. İlk izlemeye başladığımda bana da abartı gelmişti. Ancak sonrasında rahatsız olmamaya hatta eğlenmeye başladım. Dizide her karakterin travması ile baş etme yöntemi farklıydı ve Seol Nae II'nin ki de buydu. Güncel dizilerdekinden farklı bir sevgi vardı aralarında . Birbirlerini tanıdıkça hayranlıkları artan , her türlü özellikleri ile birbirlerini kabul eden, değiştirmeye çalışmadan seven bir çift oldular. Seol Nae II zaten ilk gördüğünden beri fütursuzca aşık oldu, hiç yanından ayrılmadı. Cha Yoo Jin  kıza her baktığında sevgiyle baktı. Yoo Jin'in gülümseyişi ve gamzeleri , Seol Nae II için yemek yapması , onun için Rak ile düet yapması gibi çok güzel detaylar vardı. Tüm bu süreç boyunca gerçekten güzel arkadaşlıklar kuruldu.













Go Gyung Pyo, Yo Il Rak karakterine hayat veriyor. Rak tutkulu keman çalan, sempatik ve eğlenceli bir müzik öğrencisidir. Yeni gelen maestro tarafından kurulan S orkestrasının başkanıdır. Orkestrası için çok çabalar. Ayrıca başkan olduğu için bir havası vardı ki sormayın...





Kalıbının adamı olmayan :) babasının, restorantı var ve daima Rak'ın arkasında. Babası oğlunun çok da yetenekli olmadığını fark etmesine rağmen daima onu yüreklendirip destekleyen şapşik bir adam. İkili arasındaki iletişim gerçekten çok güzeldi.





Bu güzel dostluğa her zaman aç olan çellist Cho Min Hee ve Cha Yoo Jin hayranı davulcu Ma Soo Min de eklenince eğlence daha da arttı.

Cho Min Hee 'nin babasıyla olan iletişimi tipik bir ''Babalar çok sever ama göstermez.''  vakasıydı ama  babasınının , orkestrada ilk çaldığı gün çiçek alıp gelmesi ve ağlaması çok duygusaldı.








Ma Soo Min'in hayranlığı beni güldürdü. Öylesine ki A orkestrasından S orkestrasına sırf Yoo Jin için geçti. Seol Nae ile mücadelesi çok komikti.






Dizide neredeyse hiç kötü karakter yoktu diyebiliriz. Dizi entrikalardan ziyade karakterlerin kendini keşfetmesi, travmalarını aşması üzerine kurulu naif bir senaryoya sahipti.

Öyle ki ikinci karekterlerin çizgileri hiç bozulmadı. Her ne kadar Cha Yoo Jin 'in eski sevgilisi birkaç denemede bulunmuş olsada o da anladı ikilinin arasına giremeyeceğini.






Ünlü Çellistimizin yapılacaklar listesi

Park Bo Gum, ünlü çellist Lee Yoo Ho ' yu canlandırdı. Lee, çok başarılı,samimi ve sempatik bir karakterdi. Seol Nae II' nin sıradışı kişiliğinden etkilenen Lee onun için adil bir mücadele verdi. Ayrıca kendisinin S orkestrasını da kurtarmışlığı var. İzlerken hem çello sahnelerinde hem de eli ile ilgili sahnelerde hayran oldum. Ki kendisini favori dizim Hello Monster'da ağzım açık izlemiştim.

Gelelim dizimizin belkemiği karakterimize; ünlü orkestra şefi Franz Stersmann. Karakteri ile ilgili konuşmayacağım zira izlemeden anlaşılamaz. Yurtdışından özel bir orkestra kurması için çağırılan Şef halihazırda bulunan köklü ailelerin çocuklarının oluşturduğu yetenekli A orkestrası yerine nam-ı diğer ''artıklar''dan oluşan S orkestrasını kurar.Ve mücadele başlar. A orkestrası mı S orkestrası mı? Kaybeden orkestra dağılacak.
              
Şef ve Cha Yoo Jin arasındaki usta çırak ilişkisi çok güzeldi. Cha Yoo Jin ne çekti yavrucak :)



Cha Yoo Jin başlangıçta farketmedi ama adım adım gerçek bir şef olmayı öğrendi :S orkestrası ve Şef Franz ile.



S orkestrasının bir konseri
Keşke bütün öğretmenler Şef ve Müdire hanım gibi olsaydı. O zaman kusurlu sanılan öğrenciler de yeteneklerini keşfedebilirdi.
Şef ve müdire hanımın aşkı çok naifti.












Dizide sürekli değinilen nokta müziğin duyguya göre şekillendiğiydi. Hissettiğini özgür bırakırsan müziğin de duygularını yansıtır.


Rak , diğer orkestra başkanına sapık olmadığını söylerken :)







Söylemeliyim ki A orkestrasından S'in ayağını kaydıracak bir hamle bekledim ancak başkanı dahil asil bir duruş sergilediler. Aradaki laf atışmalarını saymazsak.










 Dizi sonunda fark edeceksiniz ki sizde karakterlerle beraber büyüyüp olgunlaşmışsınız.





31 Mart 2020 Salı

Animasyon Film Önerileri

      Merhabalar...
      İkinci yazımın konusu geçen yazımda bahsettiğim gibi Cantabile Tomorrow olacak, ancak dün komşum çocukları ile film izlemek istediğini ancak ailecek izleyebilecek film bulamadığından yakınıp tavsiye istedi. Eminim bugünlerde evde çocuklarla vakit geçirmek hem harika hem de ciddi bir sabır işi. Eğer sizde çocuklarınızla film izlemek için ince eleyip sık dokuyarak film arıyorsanız; size yakın zamanda izlediğim birkaç animasyon filmi önermek istiyorum.
(Eğer animasyon seviyorsanız bir yetişkin olarak sıkılmadan keyifle izleyeceğinize eminim.)
 Bu arada zamanım olmadığı için ekleyemediğim bir film daha var Kayıp Balık Dori.



Herkese Merhaba! 

Cesur Civciv 

 CESUR CİVCİV: Gökyüzü yere düşüyor diyerek acil uyarı      yapıp kasabayı ayağa kaldırdığından beri herkes cesur civcivi  deli ilan eder. Cesur civciv beyzbol takımına girerek gökyüzü  olayını herkese unutturmak ve kendini ispat etmek ister. Ancak gökyüzünden gelenler buna izin vermez ve Cesur Civciv arkadaşları ile kasabayı kurtarabilecek midir?
   Süresinin kısa olması ve olayların, diyologların hızlı ilerlemesiyle kahkaha dolu anlar yaşadık izlerken.Umarım sizde beğenirsiniz.
    Bu film '' Hiçbir şey göründüğü gibi değildir.'' sözünü söyletti.








ZOOTROPOLIS: İyimser ve azimli tavşanımız Juddy Hopps polis olmakta kararlıdır. Ancak ailesi ve yaşadığı kasaba buna kesinlikle karşı ve inançsızdır. Buna rağmen Juddy başarır ve modern memelilerin yaşadığı, bir filin ve arının aynı mesleği yapabileceği benzersiz metropol şehirde çalışmaya başlar.Juddy Hopps büyük ve sert mizaçlı hayvanların arasında olmanın o kadar da kolay olmadığını anlamıştır. Kendini ispatlayabilme fırsatını elde edebilmek için geveze ve numaracı tilki Nick ile ortak olma pahasına gizemli bir olayı çözmeye girişir. Bu gizemli olay bütün kasabanın kaderini değiştirebilecek bir durumdur.
      İzlerken macera filmi izlermiş gibi hissettiğim çok oldu. 
      Bizim çocuklar en çok tiyatro sahnesine bayıldılar.
      Başarmak adına çok güzel bir film gerçekten. Ayrıca şunu söylemek istiyorum: son günlerde yaşadığımız sıkıntıların nedeni olan ''corona '' salgını ilk çıktığı zamanlarda izlemiştim bu filmi ve salgını duyduğumda ilk aklıma bu film gelmişti.Onca zombi, salgın filmleri dururken neden bu bilmiyorum.


BAK ŞU LEYLEĞE; küçük bir serçe olan Richard daha yumurtadan çıkmadan ailesini kaybetmiştir.Ancak bir şekilde leylek ailesine dahil olmuş ve kendisini leylek zannetmektedir.Ta ki sürüsü onu geride bırakıp göç edene kadar...Richard herkese leylek olduğunu kanıtlamak için sürüsünün peşine düşer. Bu yolculukta ona ilginç baykuş Olga ve kendini beğenmiş Kiki de eşlik eder ve macera başlar.
     Kuşların elektrik telindeyken internet ağına katılıp, online olması, tüm dünyada birbirleri ile iletişime geçebilmeleri ve gerçek dünyadan kopmaları detayı gerçekten çok güzel bir detaydı.







TERS YÜZ; Küçük Riley'in babasının işi nedeniyle yeni bir şehre taşınmasıyla yeni hayatına, okuluna ,arkadaşlarına adapte olmasını konu alıyor. Bu süreçte Riley neler hissedecek, içindeki duyguları ona neler söyleyecek? Öfke, Tiksinti, Üzüntü, Korku ve Neşe...
Neşe yeni hayatı neşe ile karşılamaya hazır.Ancak diğer duygular yeni hayata uyum sağlamakta zorlanacak gibi..
     Bu filmde en çok anı adaları dikkatimi çekmişti.Unutmak her zaman iyi değilmiş.

CANTABİLE TOMORROW DİZİ YORUMU

                                                                 CANTABİLE TOMORROW DİZİ YORUMU       Merhabalar!       Aslında bu yaz...